KİM bilir ihanetin ne çok çeşidi vardır?..
En büyüğü vatana ihanetten, en küçüğü kapının önüne konulmuş evin kedisine kadar…
Aşkla bir araya geldiğinde, en masum olanıdır ihanetin…
Ama cezası en ağır olanı…
(………)
Onların hikâyesini aslında kimse bilemez…
Yastıklara sormalı…
En kötü ve çirkin gözüken bir aşk ihaneti, nasıl çaresizlik gözyaşlarıyla yıkanabilirse… En zavallı ve masum gözükeni de iblisin elinde kirden ibaret olabilir…
Kimse bilemez…
*
Ama aynı zamanda büyük bir filozof olan Başbakan, “Eşine ihanet eden mağdur olamaz” diyerek bir büyük söz söyledi yine…
O zaman kamyon çarpmış mağdura hâkim sormalı:
“Eşine ihanet ettin mi?..”
“Öylesine hani bir keresinde…”
“O zaman sana kamyon çarpması müstahak… Eşine ihanet eden mağdur olamaz…”
“Şimdi ne alakası var be ikisinin?” derseniz, ben de zaten ihanet ile bir insanı gizlice görüntüleyip internete koyma suçunun ne alakası olduğunu anlatmaya çalışıyorum, dilim dönerse…
*
Pekiiii…
Başbakan, kadına ihanetin en kurumsallaşmış ve meşrulaştırılmış hali olanı, iki eşli kendi bakanlarını-milletvekillerini unuttu mu dersiniz?..
Ya dincilerin masum saydıkları üçüncü eş?..
Şeriatları izin veriyor:
Ya dördüncüsü?..
*
Ne kadar çeşidi var ihanetin…
Bir kişiye ihanet etmekle bir millete ihanet etmek…
Ya da; iktidarın bacak kadar çocukları bile şirketleşip zenginleşirken…
Yoksul mutfağına, çaresiz erkeğine, işsiz oğluna, çağdaş bir ülkede büyütemeyeceği bebeğine bir gece vakti ağlayan bir ulusun tüm kadınlarına ihanet…
Daha mı hafiftir öbür ihanetlerden?..